Yahya Sinvar: İsrail’in en çok arananlar listesindeki Hamas lideri
14 mins read

Yahya Sinvar: İsrail’in en çok arananlar listesindeki Hamas lideri

Frank Gardner
BBC Güvenlik Muhabiri

Yahya Sinvar ortadan kayboldu. İnsansız hava araçları, elektronik dinleme cihazları ve muhbirler tarafından desteklenen binlerce İsrail askerinin onun nerede olduğunu tespit etmeye çalışması hiç de şaşırtıcı değil.

Çarpıcı kar beyazı saçları ve simsiyah kaşları olan Sinvar, Hamas’ın Gazze’deki siyasi kanadının lideri. İsrail’in en çok arananlar listesinde.

İsrail, Sinwar’ı, diğer Hamas yetkilileriyle birlikte, 7 Ekim’de ülkenin güneyinde düzenlenen saldırılardan sorumlu tutuyor. Bu saldırılarda yaklaşık 1200 kişi öldürüldü, 200’den fazla kişi de kaçırıldı.

İsrail Ordu Sözcüsü Tuğamiral Daniel Hagari, Ekim ayı başında yaptığı bir açıklamada, “Yahya Sinvar bir komutandır…Ve o, ölü bir adamdır” demişti.

İsrail Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi de, 7 Ekim’de yaşananlarla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştı:

“Bu iğrenç saldırıya Yahya Sinvar karar verdi. Bu yüzden o ve onun komutasındakilerin hepsi esasında ölüler ancak onların bundan haberi yok.”

Halevi’nin burada atıfta bulunduğu kişiler arasında, Hamas’ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’nın lideri Muhammed Deif de var.

Düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin kıdemli politika uzmanı Hugh Lovatt, 7 Ekim’deki saldırıları Deif’in planladığına inanıyor. Ancak Lovatt’a göre Sinvar, “muhtemelen saldırıları planlayan grubun parçasıydı” ve “saldırıların düzenlenmesinde etkili oldu”.

İsrail, Hamas’ın, lideri İsmail Haniye’den sonra fiilen iki numaralı ismi olan Sinvar’ın köşeye sıkıştırıldığına, korumalarıyla birlikte Gazze’de tünellerde saklandığına ve sinyalinin izlenip yerinin belirleneceği korkusuyla kimseyle iletişim kurmadığına inanıyor.

İlk kez 19 yaşındayken gözaltına alındı

61 yaşındaki Yahya Sinvar, yaygın olarak Ebu İbrahim adıyla biliyor.

Sinvar, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus Mülteci Kampı’nda doğdu. Anne ve babası Aşkelonluydu ancak Filistinlilerin “Nakba” (Felaket) olarak adlandırdığı olaydan sonra mülteci oldular. Filistinliler, İsrail’in 1948’de kuruluşunun ardından çıkan savaşta Filistin’de, atalarının topraklarında, kitlesel olarak yerlerinden edilmişti.

Sinvar, Han Yunus Erkek Ortaokulu’nda eğitim gördü. Gazze İslam Üniversitesi’nden Arap dili alanında lisans derecesi ile mezun oldu.

Düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nden, Sinvar ile hapishanede dört kez röportaj yapan Ehud Yaari, o dönemde Han Yunus’un Müslüman Kardeşler’in “kalesi” olduğunu söylüyor.

Yaari, İslamcı grup için, “mülteci kampında yoksulluk içinde yaşarken camilere giden gençler için kitlesel bir hareketti” diyor. Kampın daha sonra Hamas için de benzer bir önem kazanacağını da ekliyor.

Sinvar İsrail’de ilk kez 1982’de, 19 yaşındayken “İslami faaliyetler” nedeniyle gözaltına alındı. 1985’te yine gözaltına alınan Sinvar o dönemde, Hamas’ın geçirdiği felç nedeniyle tekerlekli sandalyede yaşayan kurucusu Şeyh Ahmed Yasin’in güvenini kazandı.

Tel Aviv’deki Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nden kıdemli araştırmacı Kobi Michael, ikilinin “çok ama çok yakın” olduklarını söylüyor. Michael’a göre 1987’de kurulan Hamas’ın ruhani lideriyle ilişkisi daha sonra Sinvar’a hareket içinde avantaj sağladı.

Sinvar, Hamas’ın korkulan iç güvenlik örgütü El-Mecid’i kurduğunda sadece 25 yaşındaydı.

El-Mecid, sözde ahlâka aykırı suç işleyenleri (Kobi Michael, Sinvar’ın “seks videoları” stoklayan mağazaları hedef aldığını söylüyor) ve ayrıca İsrail ile işbirliği yaptığından şüphelenilen herkesi yakalayıp öldürmesiyle kötü bir üne kavuştu.

Ehud Yaari, Sinvar’ın, İsrail ile işbirliği yaptığından şüphelenilen çok sayıda kişinin “vahşice öldürülmesinden” sorumlu olduğunu söylüyor:

“Bu kişilerden bazılarını doğrudan Sinvar öldürdü. Sinvar bundan gurur duyuyordu. Bana ve başkalarına bundan bahsediyordu.”

İsrailli yetkililere göre, Sinvar daha sonra, muhbir olduğundan şüphelendiği bir kişiyi, erkek kardeşinin onu diri diri gömmesini sağlayarak cezalandırdığını itiraf etti.

Yaari, Sinvar için, “Çevresinde takipçileri, hayranları ve ondan korkup kavga etmek istemeyen pek çok kişiyi toplayabilen türde bir adam” diyor.

1988’de Sinvar’ın iki İsrail askerini kaçırıp öldürmeyi planladığı iddia edildi. Sinvar aynı yıl tutuklandı, İsrail tarafından 12 Filistinliyi öldürmekten suçlu bulundu ve dört kez ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Cezaevi yılları

Sinvar, 1988’den 2011’e kadar yaşamının büyük bölümünü (22 yıldan fazla) İsrail hapishanelerinde geçirdi. Cezaevinde, bir kısmını hücrede geçirdiği zaman, onu daha da radikalleştirmiş görünüyor.

Yaari’ye göre Sinvar, “güç kullanarak otoritesini acımasızca dayatmayı başardı”. Kendisini mahkumlar arasında bir lider olarak konumlandırdı, onlar adına hapishane yetkilileriyle müzakere ederek mahkumlar arasında disiplini sağladı.

İsrail hükümeti hapishanede kaldığı süre boyunca Sinvar’ın karakteriyle ilgili şu değerlendirmeyi yapmıştı:

“Zalim, otoriter, etkili ve alışılmadık düzeyde dayanıklılık yeteneklerine sahip, kurnaz ve manipülatif. Çok az şeyden memnun olan bir kişi. Hapishanede bile diğer mahkumlar arasında sır saklıyor. Kalabalıkları arkasından sürükleme yeteneğine sahip.”

Yaari’ye göre Sinvar, “son derece kurnaz ve istediğinde çekici olabilecek bir adam”.

Sinvar, Yaari’ye, İsrail’in yok edilmesi gerektiğini söylediğinde ve Filistin’de Yahudilere yer olmadığında ısrar ettiğinde şaka da yaparak, “Belki de senin için bir istisna yaparız” diyordu.

Sinvar hapiste İsrail gazetelerini okuyarak İbranicesini geliştirdi, bu dili akıcı şekilde konuşmaya başladı. Yaari de kendisinin Arapça’yı akıcı şekilde konuşabilmesine karşın, Sinvar’ın onunla hep İbranice konuşmayı tercih ettiğini söylüyor:

“İbranicesini geliştirmeye çalıştı. Sanırım gardiyanlardan daha iyi İbranice konuşan birinden yararlanmak istiyordu.”

Sinvar, 1027 Filistinli ve İsrailli Arap mahkumun, rehin tutulan İsrailli asker Gilad Şalit karşılığında serbest bırakılmasını öngören anlaşma kapsamında 2011’de cezaevinden çıktı.

Şalit, Sinvar’ın üst düzey Hamas komutanı olan kardeşi tarafından kaçırılmsı sonrası, diğer İsrail askerleriyle birlikte 5 yıldır rehin tutuluyordu. Sinvar o dönemden bu yana daha fazla İsrail askerinin kaçırılması çağrısı yaptı.

İsrail, Gazze Şeridi’ndeki işgaline son vermişti ve bölgede Hamas iktidardaydı. Hamas, 2006’da yapılan seçimi kazanmış ve rakibi, Yaser Arafat’ın El Fetih Partisi’nin birçok üyesini yüksek binaların tepesinden aşağıya atarak ortadan kaldırmıştı.

Acımasız disiplin

Kobi Michael, Sinvar’ın Gazze’ye döndüğünde hemen lider olarak kabul edildiğini söylüyor. Bu büyük oranda, onun hayatının uzun yıllarını İsrail hapishanelerinde feda etmesi ve Hamas’ın kurucu bir üyesi olmasının getirdiği prestijden kaynaklanıyordu.

Michael, Sinvar için, “Ama aynı zamanda insanlar ondan korkuyordu. Zira Sinvar insanları kendi elleriyle öldüren bir kişiydi. Ayrıca çok acımasız, agresif ve karizmatikti” diyor.

Yaari’ye göre ise Sinvar, “Bir hatip değildi. Kamuoyunda konuştuğunda, mafyadan biriymiş izlenimi veriyordu.”

Yaari ayrıca Sinvar’ın cezaevinden çıktıktan hemen sonra İzzeddin el-Kassam Tugayları ve Genelkurmay Başkanı Mervan İsa ile de ittifak kurduğunu ekliyor.

Sinvar, 2013 yılında Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki Siyasi Bürosu’na seçildi. Üyesi olduğu büronun 2017’de başına geçti.

Sinvar’ın küçük kardeşi Muhammed de Hamas’ta aktif rol oynamaya devam etti. Muhammed İsrail’in birçok suikast girişiminden sağ kurtulduğunu iddia etti. Hamas, 2014 yılında onun öldüğünü duyurdu. Ancak medyada 9 yıldır onun hala hayatta olabileceği, Gazze’de tünellerde saklanan Hamas’ın askeri kanadında aktif olabileceği, hatta 7 Ekim’de düzenlenen saldırılara katılmış olabileceğine yönelik haberler yayımlandı.

Yahya Sinvar’a ise acımasızlığı ve şiddet konusundaki şöhreti nedeniyle “Han Yunus Kasabı” lakabı takıldı.

Yaari, Sinvar için, “Acımasız disiplin uygulayan bir adam” diyor ve ekliyor:

“Hamas’takiler bunu biliyordu. Hâlâ da biliyorlar. Eğer Sinwar’a itaat etmezseniz, hayatınızı riske atarsınız.”

Sinvar’ın, “zimmetine para geçirmekle” ve “eşcinsellikle” suçlanan Hamas komutanı Mahmud Ishtivi’nin 2015 yılında gözaltına alınmasından, işkence görmesinden ve öldürülmesinden sorumlu olduğu biliniyor.

Sinvar, 2018 yılında uluslararası medyaya verdiği bir brifingde, ABD’nin İsrail Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımasına yönelik protestoların bir parçası olarak binlerce Filistinlinin Gazze Şeridi’ni İsrail’den ayıran sınır çitini aşmasına desteğinin sinyalini vermişti.

Aynı yıl, Batı Şeria’daki rakip Filistin Yönetimi’ne sadık Filistinlilerin suikast girişiminden sağ kurtulduğunu iddia etti.

Ancak Sinvar’ın İsrail’le geçici ateşkesleri, rehine ve mahkum takasını, Filistin Yönetimi ile uzlaşmayı desteklediği pragmatik dönemleri de oldu.

Michael, Sinvar’ın hatta bazı muhalifler tarafından aşırı ılımlı olduğu gerekçesiyle eleştirildiğini söylüyor.

İran’a yakın bir isim

İsrail’de savunma ve güvenlik çevreklerinde pek çok kişi, rehine ve mahkum takası kapsamında Sinvar’ın hapisten çıkarılmasının ölümcül bir hata olduğuna inanıyor.

İsrailliler, Hamas’a ekonomik teşvikler ve daha fazla kişşi için çalışma izni verilmesinin teklif edilmesi halinde, hareketin savaş iştahını kaybedeceği yönündeki yanlış inanç nedeniyle, sahte bir güvenlik duygusuna kapıldıklarını düşünüyor. Elbette bunun feci bir yanlış hesap olduğu da ortaya çıktı.

Yaari, “Sinvar kendisini kaderinde Filistin’i özgürleştirmek olan bir adam olarak görüyor. Amacı Gazze’nin ekonomik durumunu iyileştirmek veya Gazze halkına sosyal hizmet vermek değil” diyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı 2015 yılında Sinvar’ı resmen, “Özel Olarak Belirlenmiş Küresel Terörist” olarak sınıflandırdı. İsrail, Mayıs 2021’de düzenlediği hava saldırılarında Sinvar’ın Gazze Şeridi’ndeki evini ve ofisini hedef aldı. Sinvar ise Nisan 2022’de televizyonda yaptığı bir konuşmada halkı, mümkün olan her yola başvurarak İsrail’e saldırmaya teşvik etti.

Uzmanlar onu, Hamas’ın siyasi bürosu ile İsrail’in güneyindeki 7 Ekim saldırılarına öncülük eden silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları arasında bağlantı kuran kilit bir isim olarak tanımlıyor.

İsrail Ordu Sözcüsü Yarbay Richard Hecht, 14 Ekim’de yaptığı açıklamada, Sinvar için “kötülüğün yüzü” ifadesini kullandı ve ekledi:

“O adam ve tüm ekibi hedefimiz. O adama ulaşacağız.”

Sinvar, İran’a da yakın bir isim. Şii bir ülke ile Sünni Arap bir örgüt arasındaki ortaklık bariz değil ancak hem İran hem de Hamas aynı hedefi benimsemiş durumda: İsrail devletine son verme ve Kudüs’ü İsrail işgalinden “kurtarma”.

İran ve Hamas’ı birlikte çalışıyor. Tahran yönetimi Hamas’ı finanse ediyor, eğitiyor ve silahlandırıyor. İran, Hamas’ın askeri yeteneklerini geliştirmesine ve İsrail kasabalarını hedef almak için kullandığı binlerce roketten oluşan bir cephanelik oluşturmasına yardımcı oluyor.

Sinvar, 2021’de yaptığı konuşmada, Hamas’a desteğinden dolayı, İran’a minnettar olduğunu söylemişti:

“İran olmasaydı, Filistin’deki direniş bugünkü yeteneklerine sahip olamazdı.”

Lovatt’a göre Sinvar’ı öldürmek İsrail için, Hamas’a darbe indirmek yerine bir “halkla ilişkiler zaferi” olacak.

Devlet dışı örgütler, çok başlı bir yılan gibi çalışır. Operasyonel komutan veya göstermelik lider görevden alınır ve onların yerine hızla bir başkası gelir. Onların halefleri bazen aynı deneyimden ya da güvenilirlikten yoksun olabilir. Ancak örgüt yine de bir şekilde kendini yenilemeyi başarabilir.

Lovatt, “Doğrusu, Sinvar’ın ölümü bir kayıp olur” diyor ve ekliyor:

“Ama böylesi bir durumda da onun yeri doldurulur. Bunu yapacak yapılar mevcut. Bu, Bin Ladin’i öldürmek gibi değil. Hamas içinde başka üst düzey siyasi ve askeri liderler de var.”

Belki de sorulması gereken asıl soru şu: İsrail, Hamas’ı ortadan kaldırma hedefiyle başlattığı askeri harekâtını sonlandırdığında Gazze’ye ne olacak ve bölgeyi kim yönetecek?

Ve İsrailliler Gazze’nin İsrail’e yönelik saldırılar için kullanılmasını, bunun halen gördüğümüz türden devasa bir intikamı ve yıkımı tetiklemesini engelleyebilirler mi?

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir