“Saha içerisinde birbirinden bu kadar kopuk bir oyuncu grubu Beşiktaş tarihinde az hatırlanır. Üst üste 5-6 pas yok, organize hiçbir atak yok. Rakibin ne oynadığı, ne oynayacağı öngörülemez değil. İlk maç öncesi de bu belliydi, dün de… Bodo, geçişleri çok iyi yapan ve savunma arkasına son derece hızlı gidebilen bir takım.
‘RAKİBE CEVAP VEREMEMEK ÜZÜCÜ’
Yani almanız gereken önlemler bariz. Buna karşılık hücumda çoğalmak, iç saha avantajıyla baskı kurmak, hücum varyasyonları sergilemek ve kilidi açacak formüllere ihtiyacınız var. Ancak koca ilk yarıda kaleciyi tehdit edecek tek atraksiyon 44. dakikada yaşanıyor. İki maçta da bu rakibe karşı cevap verememek çok üzücü.
Aslında tam tepki verilecek, reaksiyon gösterilecek maç. İlk maçta ağır bir yenilgi almışsınız. Antalya’ya yenilmişsiniz. Ona rağmen taraftar gelmiş ve destek veriyor ama en ufak olumlu emare yok.
‘ROSIER’İN VURDUMDUYMAZLIĞINI ANLAMIŞ DEĞİLİM’
Sezon başından itibaren Rosier’in vurdumduymazlığını anlamış değilim. Profesyonellikte böyle bir vücut diliyle oynamak diye bir şey olmamalı. Ona benzer oyuncu sayısı da artınca takımdaki kopukluk net şekilde ortaya çıkıyor.
Rakip daha doğru işler yaptı. Geçişleri doğru yapan taraf sahadan istediğini aldı. Taraftar tüm olumsuz havaya rağmen destekle başladı ama protestoyla biten bir gece daha izledik. Kalpler kırıldı yine. Beşiktaş büyük bir camia. İhtiyacı olan tek şey kenetlenmek. Bir an önce bu havanın yakalanması lazım.”